bm deniz hukuku sözleşmesi: küresel deniz biyolojik çeşitliliğini korumada yeni bir adım

19

bm deniz hukuku sözleşmesi: küresel deniz biyolojik çeşitliliğini korumada yeni bir adım

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi: Küresel Deniz Biyolojik Çeşitliliğini Korumada Yeni Bir Adım

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu kapsamında uluslararası denizlerde biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı amacıyla BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni imzaladı. Bu adım, denizlerin korunması ve küresel çevre politikalarının güçlendirilmesi açısından oldukça önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Anlaşma, deniz biyolojik çeşitliliğini korumakla kalmayıp, çevresel etki değerlendirmesinden bilimsel araştırmalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan hedeflere sahip.

Açık Denizlerde Biyolojik Çeşitliliğin Önemi

Dünya üzerindeki okyanuslar, ekosistemlerin sürdürülebilirliği ve iklim değişikliği ile mücadelede hayati rol oynayan unsurlar arasında yer alıyor. Okyanusların büyük bir kısmı ulusal yetki alanlarının dışında kalıyor, yani hiçbir ülkenin doğrudan yetki sahibi olmadığı geniş deniz alanları mevcut. Bu alanlarda, küresel ısınma, kirlilik, aşırı avlanma ve yasa dışı biyolojik keşifler gibi çeşitli tehditler, deniz yaşamını olumsuz etkileyerek deniz ekosistemlerinin bozulmasına yol açıyor.

İmzalanan bu anlaşma, deniz biyolojik çeşitliliğini korumak amacıyla devletleri bir araya getiren ve açık denizlerdeki ekosistemleri tehdit eden unsurlara karşı iş birliği yapmayı hedefleyen önemli bir çerçeve sunuyor.

Anlaşmanın Getirdiği Yenilikler

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin en dikkat çeken unsurlarından biri, çevresel etki değerlendirmesi zorunluluğunu getirmesi. Bu, denizlerde yapılacak her türlü faaliyetin, biyolojik çeşitliliğe olan olası etkilerinin önceden analiz edilmesini ve bu analizlerin uluslararası toplulukla paylaşılmasını içeriyor. Böylece çevreye zarar verebilecek büyük projelerin denetlenmesi ve gereksiz risklerin en aza indirilmesi sağlanacak.

Bunun yanı sıra, bilimsel araştırmalar ve biyolojik keşiflerin adil paylaşımı da anlaşmanın merkezinde yer alıyor. Okyanuslarda yapılan bilimsel keşifler, genetik kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin daha iyi anlaşılmasına olanak tanıyor. Ancak bu bilgilerin adil bir şekilde paylaşılmaması, özellikle gelişmekte olan ülkeler için büyük bir dezavantaj yaratıyor. Bu anlaşma, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında daha dengeli bir bilgi ve kaynak paylaşımı sağlamayı amaçlıyor.

Gelişmekte Olan Ülkelerin Desteklenmesi

Anlaşmanın bir diğer önemli yönü, gelişmekte olan ülkelerin kapasitelerinin güçlendirilmesine yönelik sağladığı desteklerdir. Deniz araştırmalarına ve sürdürülebilir kullanıma ilişkin bilgi birikimi ve teknolojik kapasitesi yetersiz olan ülkeler için bu anlaşma, onları güçlendirecek politikalar ve fonlarla desteklenmeyi amaçlıyor. Bu da küresel çapta daha geniş ve etkili bir deniz koruma ağı oluşturulmasını sağlayacak.

Sonuç

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, denizlerin biyolojik çeşitliliğini koruma ve sürdürülebilir kullanımını sağlama konusunda uluslararası iş birliğini güçlendiren önemli bir adımdır. Türkiye'nin bu anlaşmayı imzalaması, çevre koruma politikalarına olan bağlılığını gösterirken, denizlerin sürdürülebilirliği açısından da büyük bir küresel katkı sunmaktadır. Açık denizlerde biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı, yalnızca deniz ekosistemleri için değil, tüm dünya için daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek sağlamanın anahtarıdır.

alaz karbon whatsapp